Bozcaada Belediyesi eliyle tradisyonel olarak düzenlenen Bozcaada sargı Bozumu Festivali bu yıl 7-8 Eylül'de gerçekleştirilecek.
Tarih boyunca gezginlerin, tarihçilerin, edebiyatçıların ilgisini çekmiş, otokton okunuşu bigâne turistler amacıyla benzer cazibe merkezi olan Bozcaada havası, denizi, Ege rüzgârlarından beslenen bağlarından elde edilen üzümlerden yapılan şarapları, Türk ve Rum kültürünün birleştiği eşsiz mutfağı okunuşu Bozcaada’ya has misafirperverliğiyle her yaz deste Bozumu Festivali’nde renkli görüntülere oyun oluyor. Bu sene da 07–08 Eylül 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan okunuşu tam eş yıl süresince emek verilen okunuşu toplanan bağlardaki üzümler temsili küfeler halinde meydana getirilecek, açılış konuşmasının ardından Çanakkale yaratma terbiye Merkezi kamu Oyunları Gösterileri, Romanya yaratma Dansları Gösterileri, turnuvalar, yarışmalar ve konserlerle devam edecek.
07-08 Eylül 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 15.Bozcaada ekin Sanat ve Bağbozumu Festivali Programı:
07 EYLÜL 2012 CUMA GÜNÜ
Saat:17.00-18.30 Ataol, Talay, Yunatçılar, Gülerada Şarapçılık şirketlerine ilişkin bağlarda bağbozumu- Yer: Şarap fabrikaları (Müracaat şirketlere yapılacak olup, yerler kontenjanlıdır.)
Saat:19.00 Temsili Küfeler ile üzüm getirilmesi- Yer: açıkgöz Önünden Cumhuriyet Meydanına Hareket
Saat:19.00-19.30 şenlik Açılış Töreni- Konuşmalar: Çanakkale Halk Eğitim Merkezi folk Oyunları Gösterileri- Romanya yaratma Dansları Gösterileri (Uçan renksiz Folklor Ekibi)
Saat:19.30 Tavla Turnuvası - Yer: Aydo Cafe
Saat:19.45 Halı Saha ayak topu Turnuvası (10 yaş) - Yer: Halı Saha
Saat:21.00-21.45 Üzüm Yarışması - Konser Lutfi ABLAKİM - Yer: Kale İçi
Saat:21.45-22.30 Konser: Erkan UĞUR&İsmail Hakkı DEMİRCİ - Yer: Kale İçi
Saat:22.30 Konser: Suzan KARDEŞ - Yer: burçlu İçi
08 EYLÜL 2012 CUMARTESİ GÜNÜ
Saat:19.30 Futbol Turnuvası (Ödül Töreni) - Yer: Halı Saha
Saat:20.00 Tavla Turnuvası Ödül Töreni - Yer: Aydo Cafe
Saat:21.15-22.30 Üzüm Güzeli Yarışması - Bozcaada Dans Gurubu Gösterisi - Yer: Kale İçi
Saat:22.30 Konser: tür - Yer: burçlu İçi -Rengigül zanaat Galerisi Önder DEMİRER Bozcaada Fotoğrafları Sergisi (1 Eylül-15 Eylül) -Resim Evi alp BAŞAK Bozcaada Resimleri Yağlı Boya Sergisi (1 Haziran-1 Ekim) -Sanat Galerisi Egede cezire Sergisi Banu TANSUĞ (29 Ağustos-30 Eylül) -Sanat Galerisi Erkut ONART gezmen Diplomatın Objektifinden Adlı yaygı (6 Eylül-30 Eylül) - Bozcaada Belediyesi ve Bozcaada zanaat Galerisi (Haluk&Belgin ŞAHİN) işbirliği ile;
BOZCAADA TÜRK FİLMLERİ GÜNLERİ PROGRAM:
06.09.2012 “Bir Zamanlar Anadolu’da” Nuri Bilge CEYLAN 2011
07.09.2012 “Entelköy Efeköye Karşı” Yükse AKSU 2011-Yönetmenin katılımıyla söyleşi
08.09.2012 Metin Erksan’ın Anısına - “Sevmek Zamanı” M.Erksan 1966
Film Öncesi Prof.Dr. Haluk ŞAHİN’den lokma YER: BOZCAADA SANAT GALERİSİ, ITIRLI BAHÇE
Filmler saat:21.00’de başlayacaktır.
NOT: 07-08 Eylül 2012 Cuma ve Cumartesi geceleri saat:01.00’de Bozcaada’dan Yükyeri iskelesine eklenmiş savaş yapacaktır.
Kaynak : http://www.canakkalefirma.com
30 Ağustos 2012 Perşembe
29 Ağustos 2012 Çarşamba
26. ÇANAKKALE BOĞAZI GEÇME YARIŞMASI
Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışması 2012 Yılında 505 kişinin Katılımıyla 30 Ağustos 2012 tarihinde gerçekleştirilecektir. Boğazı Geçme Yarışmasına 20 farklı ülkeden 167 yabancı 338 yerli yarışmacı katılacaktır.
Yaklaşık 1 saat süren yarışmada farklı bölgelerden gelen yarışmacılar Yorucu Bir Etapta Yarışacaklar,
30 AĞUSTOS 2012 Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışması Programı
09.30 – 12. 00 Çanakkale Çimenlik Kalesinde toplanılarak Yarışmacıların Kayıtları yapılarak Sağlık Kontrollerinin Yapılması
Kayıt Esnasında Form, Sağlık Raporu veya Lisans Teslimi Yapılacaktır. Tansiyon Ölçümü yapılarak yarışmacılara bone ve Çip verilecektir.
12.15 Çanakkale ‘den Hareket Ederek Yarışmacılar Eceabat Sahiline Götürülecektir.
13:00 Eceabat Kumsalı ‘nda Yarışma Başlayacaktır.
14.30 Çimenlik Kalesinin İskelesinde Yarışma Bitecektir.
14.30 – 15.30 Sonuçların Değerlendirilecektir.
15.30–17.00 26. Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışması Ödül Töreni Yapılacaktır.
13:00 Eceabat Kumsalı ‘nda Yarışma Başlayacaktır.
14.30 Çimenlik Kalesinin İskelesinde Yarışma Bitecektir.
14.30 – 15.30 Sonuçların Değerlendirilecektir.
15.30–17.00 26. Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışması Ödül Töreni Yapılacaktır.
ANAKKALE ROTARY KULÜBÜ
ÇANAKKALE BOĞAZI YÜZME YARIŞMASI
PARKUR BİLGİSİ
ÇANAKKALE BOĞAZI YÜZME YARIŞMASI
PARKUR BİLGİSİ
Çanakkale Rotary Kulübü ‘ nün Toplum Hizmetleri etkinlikleri arasında yeralan, mitolojik bir ortamda ve Çanakkale Boğazı ‘ nın mavi sularında yapılacak olan Çanakkale Rotary Kulübü Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışması’nın 25. si bu yılda 30 Ağustos 2011 tarihinde yapılacaktır. Parkur; 3,5 millik Avrupa yakasındaki Eceabat Kumsalı ve Asya yakasındaki Çimenlik Kalesinde yapılacaktır.
1. Çanakkale Boğazı’nın Coğrafi Yapısı:
Çanakkale Boğazı’nın uzunluğu orta hattan ölçüldüğünde 30 mil kadardır. Kıyıları dik ve buna bağlı olarak derinlikleri de seyir için herhangi bir kısıtlama getirmeyecek kadar fazladır. Çanakkale Boğazı kuzey, güney ve orta kesim olmak üzere üç kısımdan oluşur. Kuzey ve güney bölgesi, kuzeydoğu –güneybatı doğrultusunda uzanır, genişliği 3,5 mili bulur. En fazla genişlik kuzey sınırında 3200 metre, güney sınırında ise 3600 metredir. Boğaz ‘ın en dar yeri Çanakkale ile Kilitbahir arasındadır ve 1200 metredir.
Çanakkale Boğazı’nın uzunluğu orta hattan ölçüldüğünde 30 mil kadardır. Kıyıları dik ve buna bağlı olarak derinlikleri de seyir için herhangi bir kısıtlama getirmeyecek kadar fazladır. Çanakkale Boğazı kuzey, güney ve orta kesim olmak üzere üç kısımdan oluşur. Kuzey ve güney bölgesi, kuzeydoğu –güneybatı doğrultusunda uzanır, genişliği 3,5 mili bulur. En fazla genişlik kuzey sınırında 3200 metre, güney sınırında ise 3600 metredir. Boğaz ‘ın en dar yeri Çanakkale ile Kilitbahir arasındadır ve 1200 metredir.
1.1. Derinlikler;
Çanakkale Boğazı’nın Batı kıyıları baştan başa, sahilden en fazla 2 gominaya kadar uzanan kayalık ve sığlıklarla bezenmiştir. Sığlıkların bittiği yerde derinlik aniden 50–60 metreye kadar çıkar. Tüm seyir kanalında derinlikler 50 – 80 metre arasında değişir. Kuzeyde girildiğinde 70 metrelik ortalama derinlik Nara’ya kadar 85 metreye çıkar. Boğaz’ın en derin noktası aynı zamanda en dar yeri olan Nara’nın önündeki orta hattın üzerindeki 104 metrelik derinliktir.
Çanakkale Boğazı’nın Batı kıyıları baştan başa, sahilden en fazla 2 gominaya kadar uzanan kayalık ve sığlıklarla bezenmiştir. Sığlıkların bittiği yerde derinlik aniden 50–60 metreye kadar çıkar. Tüm seyir kanalında derinlikler 50 – 80 metre arasında değişir. Kuzeyde girildiğinde 70 metrelik ortalama derinlik Nara’ya kadar 85 metreye çıkar. Boğaz’ın en derin noktası aynı zamanda en dar yeri olan Nara’nın önündeki orta hattın üzerindeki 104 metrelik derinliktir.
1.2. Banklar;
Boğazın doğu kıyısındaki koylarda batı yakasına nazaran daha fazla sığlıklar bulunur. Boğazın tam girişinde Zincirbozan Bankanın kıyıdan bir mil açıktadır. Kıyı ile arasındaki derinlik 4–6 metre arasındadır. Zincirbozan Bankının üç mil güneyinde ise Çardak Bankı bulunur. Çardak Bankı sahilden bir mil açığa kadar uzanır, üzerinde 1–7 metre arasında değişen derinlikte su bulunur. Güneye doğru inildikçe Saltık Burnu arasında sahilden 0,6 mile kadar olan bölgede baştan başa 3–10 metre arasında derinlikler vardır. Bu sığlıklar arasında Musa Bankı ile Abidos Bankı yer alır. Nara Burnu önündeki sığlık tam batıya doğru 6 gomina denize doğru girer, üzerinde 10–12 metre derinlik vardır. Kuzeyden güneye doğru genişliği 2 gomina kadardır. Çanakkale ile Dalyan Burnu arasındaki Sarısığlar koyunda güneye doğru genişliği 2 gomina kadardır. Çanakkale ile Dalyan Burnu arasındaki Sarısığlar koyunda derinlik 2 metreden başlayıp 7–8 metrede biter ve açığa doğru gidildikçe aniden 25 – 30 metreye iner.
Boğazın doğu kıyısındaki koylarda batı yakasına nazaran daha fazla sığlıklar bulunur. Boğazın tam girişinde Zincirbozan Bankanın kıyıdan bir mil açıktadır. Kıyı ile arasındaki derinlik 4–6 metre arasındadır. Zincirbozan Bankının üç mil güneyinde ise Çardak Bankı bulunur. Çardak Bankı sahilden bir mil açığa kadar uzanır, üzerinde 1–7 metre arasında değişen derinlikte su bulunur. Güneye doğru inildikçe Saltık Burnu arasında sahilden 0,6 mile kadar olan bölgede baştan başa 3–10 metre arasında derinlikler vardır. Bu sığlıklar arasında Musa Bankı ile Abidos Bankı yer alır. Nara Burnu önündeki sığlık tam batıya doğru 6 gomina denize doğru girer, üzerinde 10–12 metre derinlik vardır. Kuzeyden güneye doğru genişliği 2 gomina kadardır. Çanakkale ile Dalyan Burnu arasındaki Sarısığlar koyunda güneye doğru genişliği 2 gomina kadardır. Çanakkale ile Dalyan Burnu arasındaki Sarısığlar koyunda derinlik 2 metreden başlayıp 7–8 metrede biter ve açığa doğru gidildikçe aniden 25 – 30 metreye iner.
2. Çanakkale Boğazı’nın Akıntı Sistemi
Çanakkale Boğazı’ nın kuzey ağzıyla Ege kıyısındaki ağzı arasında 20 cm lik bir düzey farkı vardır. Burada üst ve alt akıntı olarak birbirlerine ters iki akıntı sistemi vardır. Marmara’dan gelen sular üstten Ege’ye Ege suları ise alttan Marmara’ya akar. Alttan gelen tuzlu Ege suları saniyede yaklaşık 50 cm hızla ilerler, hızı üst akıntıdan birkaç kez daha fazladır. Boğazı geçen üst akıntı kenarda kıyı şeklinin neden olduğu bazı ters akıntılar oluşturur. Bu ters akıntılar Anadolu kıyılarının güney ve orta kesimlerinde daha belirgindir.
Çanakkale Boğazı’ nın kuzey ağzıyla Ege kıyısındaki ağzı arasında 20 cm lik bir düzey farkı vardır. Burada üst ve alt akıntı olarak birbirlerine ters iki akıntı sistemi vardır. Marmara’dan gelen sular üstten Ege’ye Ege suları ise alttan Marmara’ya akar. Alttan gelen tuzlu Ege suları saniyede yaklaşık 50 cm hızla ilerler, hızı üst akıntıdan birkaç kez daha fazladır. Boğazı geçen üst akıntı kenarda kıyı şeklinin neden olduğu bazı ters akıntılar oluşturur. Bu ters akıntılar Anadolu kıyılarının güney ve orta kesimlerinde daha belirgindir.
Yüzey akıntıları İstanbul Boğazı ‘na nazaran daha düzenlidir. Nara’ya kadar olan bölgede akıntının genel hızı 1,5 – 2 mil dolaylarındadır. Nara’dan sonra ise akıntı yaklaşık bir kat daha hızlı akar. Gelibolu önlerinde 2 mil, Nara önlerinde 4 mil, Kilitbahir önlerinde zaman zaman 4 mil hızla akar.
Çanakkale'deki güvenilir firmaları yakından takip etmek için CanakkaleFirma.com ziyaret ediniz.
26 Ağustos 2012 Pazar
Çanakkale Savasinda Batan Fransiz Gemisi Carthage Bulundu
Geçen yıl Kaş Kamping’de yer alan Sun Diving ofisinde, dalgıç Erol Öztunalı ve belgesel yapımcısı Savaş Karakaş’la yeni bir proje hakkında hararetli bir sohbete başlamıştık. Savaş, yakından tanıyanların iyi bildiği heyecanıyla, yeni bir keşiften bahsediyor, “Bu yıl mutlaka dalıp görüntülememiz gerek” diyordu. Çanakkale ’nin akıntılı sularında, yaklaşık 85 metre derinlikte yapılacak bu çalışma çok zor ve tehlikelerle doluydu. Fakat her şey iyi giderse, son yılların en önemli sualtı keşiflerinden birine imza atılacaktı. ÇanakkaleSavaşı’nda erzak taşıyan ve bir Alman denizaltısı tarafından batırılan Fransız transatlantiği Carthage’ın izleri bulunmuştu. Sualtı araştırmacısı Selçuk Kolay’la yapılan çalışma, dalışla görüntülendiği takdirde, savaşın 100. yılına birkaç yıl kala yapılmış özel bir keşif olacaktı. O gün Erol Öztunalı ve Savaş Karakaş, hazırlıklar bittikten sonra dalış planları yapmaya başladı.
Türkiye , üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen, muazzam bir sualtı doğa zenginliğine sahip değil maalesef. Denizlerimiz daha çok kum alanlardan oluşuyor. Bu alanlar, balıkları korunmasız bıraktığı için balık popülasyonu da fazla değil. Hele Kızıldeniz ve Uzakdoğu sahilleriyle karşılaştırıldığında, “Bizde balık yok” diyebiliriz. Ama Türkiye garip bir ülke! Tüm olumsuz şartlara rağmen dünya üzerinde dalgıçların en çok merak ettiği ülkelerin başında geliyor. Nasıl mı? Tamam, balığımız yok ama belki de dünyanın en önemli batık gemi ülkesiyiz. Abarttığımı düşünenlere birkaç cümle kuracağım: Dünya sualtı arkeolojisi Bodrum’da başladı. Dünyanın ilk sualtı arkeoloji müzesi Bodrum Kalesi. Ve dünyanın en eski batığı Uluburun gemisi de Kaş’ta bulundu.
Batık gemi ülkesi Türkiye
Türkiye öyle özel bir dalış noktasına sahip ki, dünyadaki tüm dalgıçların dalmak istediği bir yeri topraklarında barındırıyor: Çanakkale .
Buradaki önemli dalış noktalarının çoğunun görüntülenmesi ve envanterinin çıkarılması çalışmasını ise 20 yıllık dostum Savaş Karakaş gerçekleştirdi. Kendimi şanslı sayıyorum, çünkü Savaş’ın yaklaşık 15 yıl önce başladığı ‘ Çanakkale batıkları’ çalışmalarının tamamını yakından takip ettim. İZ TV kurulduktan sonra da ekipçe yürüttüğümüz çalışmalar, ulusal ve uluslararası birçok ödülle taçlandırıldı.
Aslında çok pahalı bir çalışma olan bu keşifler için canla başla çalışan Savaş, birçok kez hayati tehlike atlattı. Vurgun yedi, günlerce basınç odasında kaldı. Tüm bunları yaparken tek bir amacı vardı: Bu toprakların, sualtında yatan zengin tarihini ortaya çıkarmak ve sulara gömülen isimsiz kahramanları hatırlatmak. O kadar çok batığı ilk kez görüntüledi ki sayısını bile hatırlamıyor. Yurtdışından gelen yabancı televizyon kanalları ve belgesel yapımcılarıyla çalışarak, Türkiye ’nin milyonlarca dolar vererek yaptığı tanıtımlardan daha güçlü tanıtım sağlıyor. Ülkemizin birkaç saniyeliğine turizm reklamı girsin diye dünyanın parasının verildiği kanallarda, dakikalarca Türkiye ’yi ve sualtı batık zenginliklerini anlatıyor. Destek mi? Neredeyse sıfır. Fakat bu ülke için yaptıklarıyla defalarca onur madalyası almayı çoktan hak etti.
Türkiye öyle özel bir dalış noktasına sahip ki, dünyadaki tüm dalgıçların dalmak istediği bir yeri topraklarında barındırıyor: Çanakkale .
Buradaki önemli dalış noktalarının çoğunun görüntülenmesi ve envanterinin çıkarılması çalışmasını ise 20 yıllık dostum Savaş Karakaş gerçekleştirdi. Kendimi şanslı sayıyorum, çünkü Savaş’ın yaklaşık 15 yıl önce başladığı ‘ Çanakkale batıkları’ çalışmalarının tamamını yakından takip ettim. İZ TV kurulduktan sonra da ekipçe yürüttüğümüz çalışmalar, ulusal ve uluslararası birçok ödülle taçlandırıldı.
Aslında çok pahalı bir çalışma olan bu keşifler için canla başla çalışan Savaş, birçok kez hayati tehlike atlattı. Vurgun yedi, günlerce basınç odasında kaldı. Tüm bunları yaparken tek bir amacı vardı: Bu toprakların, sualtında yatan zengin tarihini ortaya çıkarmak ve sulara gömülen isimsiz kahramanları hatırlatmak. O kadar çok batığı ilk kez görüntüledi ki sayısını bile hatırlamıyor. Yurtdışından gelen yabancı televizyon kanalları ve belgesel yapımcılarıyla çalışarak, Türkiye ’nin milyonlarca dolar vererek yaptığı tanıtımlardan daha güçlü tanıtım sağlıyor. Ülkemizin birkaç saniyeliğine turizm reklamı girsin diye dünyanın parasının verildiği kanallarda, dakikalarca Türkiye ’yi ve sualtı batık zenginliklerini anlatıyor. Destek mi? Neredeyse sıfır. Fakat bu ülke için yaptıklarıyla defalarca onur madalyası almayı çoktan hak etti.
Tek torpidoyla üç dakikada
Bu seferki hedef ise Çanakkale Savaşı sırasında kaybolmasıyla büyük yankı uyandıran Fransız yolcu gemizi Carthage’dı… Seddülbahir açıklarında 85 metre derinlikte 97 yıldır sessizce yatan bu dev transatlantiği, Vehbi Koç ve Ayhan Şahenk vakıfları sponsorluğunda Çanakkale batıkları hakkında hazırlanmakta olan kitap çalışması sırasında bulundu. Selçuk Kolay başkanlığında yürütülen araştırma sonucunda yeri belirlenen kayıp transatlantiğe, İZ TV belgesel yapımcısı Savaş Karakaş, teknik dalış süpervizörü Erol Öztunalı, sualtı fotoğrafçısı Adnan Büyük ve sualtı kameramanı Engin Aygün ilk dalışı gerçekleştirdiler ve belgelediler.
1 Temmuz 1915’te her türlü cephane ve askeri savaş malzemesiyle Çanakkale ’ye gelen Carthage, dört gün boyunca yükünü boşaltmakla meşguldü. 4 Temmuz günü öğle saatlerinde Binbaşı Otto Hersing komutasındaki Alman U21 denizaltısı tarafından Çanakkale Boğazı çıkışında demir atmış vaziyetteyken görüldü ve tek torpidoyla vuruldu. Carthage, üç dakika gibi kısa bir sürede sulara gömüldü ve altı denizci yaşamını yitirdi.
Bu seferki hedef ise Çanakkale Savaşı sırasında kaybolmasıyla büyük yankı uyandıran Fransız yolcu gemizi Carthage’dı… Seddülbahir açıklarında 85 metre derinlikte 97 yıldır sessizce yatan bu dev transatlantiği, Vehbi Koç ve Ayhan Şahenk vakıfları sponsorluğunda Çanakkale batıkları hakkında hazırlanmakta olan kitap çalışması sırasında bulundu. Selçuk Kolay başkanlığında yürütülen araştırma sonucunda yeri belirlenen kayıp transatlantiğe, İZ TV belgesel yapımcısı Savaş Karakaş, teknik dalış süpervizörü Erol Öztunalı, sualtı fotoğrafçısı Adnan Büyük ve sualtı kameramanı Engin Aygün ilk dalışı gerçekleştirdiler ve belgelediler.
1 Temmuz 1915’te her türlü cephane ve askeri savaş malzemesiyle Çanakkale ’ye gelen Carthage, dört gün boyunca yükünü boşaltmakla meşguldü. 4 Temmuz günü öğle saatlerinde Binbaşı Otto Hersing komutasındaki Alman U21 denizaltısı tarafından Çanakkale Boğazı çıkışında demir atmış vaziyetteyken görüldü ve tek torpidoyla vuruldu. Carthage, üç dakika gibi kısa bir sürede sulara gömüldü ve altı denizci yaşamını yitirdi.
85 metre derinliğe yapılan dalışlar, hele 365 gün kuvvetli rüzgâr ve akıntıya sahip Çanakkale ’de normalden daha da tehlikeli. Bu yüzden dalışın getirdiği derinlik sarhoşluğu, oksijen zehirlenmesi ve vurgun gibi risklerden korunmak için dalış ekibi helyum, nitrojen ve oksijenden oluşan özel bir karışımı (trimix) soludu. Dalışlarda oluşabilecek acil durumlar için Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanlığı ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bulunan basınç odalarıyla sürekli olarak temasta kalındı.
Tabii ki bu sadece ilk dalıştı. Bu keşif dalışından sonra Carthage’a birkaç dalış daha gerçekleştirilecek. Ve bu çalışmaların sonucunda ‘ Çanakkale ’nin Titanik’i Carthage’, 2013’te yayımlanacak bir kitaba ve çekilecek bir belgesele konu olacak…
Tabii ki bu sadece ilk dalıştı. Bu keşif dalışından sonra Carthage’a birkaç dalış daha gerçekleştirilecek. Ve bu çalışmaların sonucunda ‘ Çanakkale ’nin Titanik’i Carthage’, 2013’te yayımlanacak bir kitaba ve çekilecek bir belgesele konu olacak…
Savaş Karakaş (Belgesel yapımcısı)
‘Her batık kayıp bir zaman kapsülüdür’
Her batık, kayıp bir zaman kapsülüdür. Savaşın o trajik anında donup kalmış nice sırrı içinde saklar. Çanakkale ’ye gelen ziyaretçiler, kıyılardaki mezar taşlarına, anıtlara bakarak savaşın sırlarına vâkıf olmaya çalışır. Bu yapbozun kayıp parçaları olarak bir siper kalıntısı, bomba krateri, etrafa saçılmış paslı şarapnel parçaları önlerine çıktığında heyecana kapılırlar. Tarihin canlı eli onları yakalamıştır. Biz de üzerinde mayın ve torpido yaraları olan 15 bin tonluk dev savaş anıtları karşısında heyecanlanıyoruz!
1997’den beri Çanakkale savaş batıklarının hem sualtındaki hem de arşivlerdeki izlerini sürüyorum. Her gemi batarken ardında bir iz bırakır. Kimi zaman tam da o anda çekilmiş bir fotoğraf, kimi zaman da bir denizcinin günlüğü, bir gazete haberi ya da geminin kaybıyla ilgili görülen mahkemenin tutanakları… Batan gemiden yüzeye sızan yağ ya da yakıt gibi bir izdir tüm bunlar.
2003’ten bu yana sürdürdüğümüz ‘Derinlerdeki Tarih’ adlı belgesel çalışmalarımız süresince daha önce hiç bulunmamış batıkların keşfine imza attık. Carthage’ın keşfi ise belki de en heyecan vereni.
‘ Çanakkale savaş batıklarının fotoğraflanması ve kitaplaştırılması’ projesi kapsamında çekilecek belgeselin yapımcısı ve yönetmeni olmak ise bana gurur veriyor. Dileğim, yurtdışında büyük yankı uyandıran bilimsel ve tarihi sonuçların, ülkemizde de en az bir ‘selülit’ kadar dikkat çekebilmesidir!
Her batık, kayıp bir zaman kapsülüdür. Savaşın o trajik anında donup kalmış nice sırrı içinde saklar. Çanakkale ’ye gelen ziyaretçiler, kıyılardaki mezar taşlarına, anıtlara bakarak savaşın sırlarına vâkıf olmaya çalışır. Bu yapbozun kayıp parçaları olarak bir siper kalıntısı, bomba krateri, etrafa saçılmış paslı şarapnel parçaları önlerine çıktığında heyecana kapılırlar. Tarihin canlı eli onları yakalamıştır. Biz de üzerinde mayın ve torpido yaraları olan 15 bin tonluk dev savaş anıtları karşısında heyecanlanıyoruz!
1997’den beri Çanakkale savaş batıklarının hem sualtındaki hem de arşivlerdeki izlerini sürüyorum. Her gemi batarken ardında bir iz bırakır. Kimi zaman tam da o anda çekilmiş bir fotoğraf, kimi zaman da bir denizcinin günlüğü, bir gazete haberi ya da geminin kaybıyla ilgili görülen mahkemenin tutanakları… Batan gemiden yüzeye sızan yağ ya da yakıt gibi bir izdir tüm bunlar.
2003’ten bu yana sürdürdüğümüz ‘Derinlerdeki Tarih’ adlı belgesel çalışmalarımız süresince daha önce hiç bulunmamış batıkların keşfine imza attık. Carthage’ın keşfi ise belki de en heyecan vereni.
‘ Çanakkale savaş batıklarının fotoğraflanması ve kitaplaştırılması’ projesi kapsamında çekilecek belgeselin yapımcısı ve yönetmeni olmak ise bana gurur veriyor. Dileğim, yurtdışında büyük yankı uyandıran bilimsel ve tarihi sonuçların, ülkemizde de en az bir ‘selülit’ kadar dikkat çekebilmesidir!
SELÇUK KOLAY (Sualtı araştırmacısı)
‘Balıkçıların ağlarının takıldığı yeri araştırdık’
Türk sularında bulunan Buhar Çağı’na (1850-1950) ait batıkların yer ve kimliklerinin belirlenmesi için 1974’ten bu yana çalışmalar yapıyorum. Bu kapsamda Çanakkale Savaşı’yla ilintili, yerleri bilinen batıkların dışındaki batıkları da araştırdım ve Midilli kruvazörü, Atılay, AE 2, Joule, Mariotte ve E 14 denizaltıları, Nur-ul Bahir, Rehber, Bosphorus ve Eleonora gibi gemilerin yer ve/veya kimliklerini belirledim. Yine 1. Dünya Savaşı’yla ilgili araştırmalarım sürerken, battığı zamandan beri unutulmuş Fransız transatlantiği Carthage çekti ilgimi. Araştırma yapacağım bölgede zaman zaman balıkçıların da ağ veya paraketalarını takma sorunu yaşadıklarını öğrendim. Sonar çalışmalarım olumlu sonuçlandı ve Savaş Karakaş’ın da bulduğu belgeleri sonar verileriyle karşılaştırınca, Carthage’ı kesin olarak bulmuş olduk.
Türk sularında bulunan Buhar Çağı’na (1850-1950) ait batıkların yer ve kimliklerinin belirlenmesi için 1974’ten bu yana çalışmalar yapıyorum. Bu kapsamda Çanakkale Savaşı’yla ilintili, yerleri bilinen batıkların dışındaki batıkları da araştırdım ve Midilli kruvazörü, Atılay, AE 2, Joule, Mariotte ve E 14 denizaltıları, Nur-ul Bahir, Rehber, Bosphorus ve Eleonora gibi gemilerin yer ve/veya kimliklerini belirledim. Yine 1. Dünya Savaşı’yla ilgili araştırmalarım sürerken, battığı zamandan beri unutulmuş Fransız transatlantiği Carthage çekti ilgimi. Araştırma yapacağım bölgede zaman zaman balıkçıların da ağ veya paraketalarını takma sorunu yaşadıklarını öğrendim. Sonar çalışmalarım olumlu sonuçlandı ve Savaş Karakaş’ın da bulduğu belgeleri sonar verileriyle karşılaştırınca, Carthage’ı kesin olarak bulmuş olduk.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)